Gönlünü sakın, Müslümanlara kıskançlık, kin ve nefret yatağı olmaktan... Göz, dil, gönül ve heva... Bu dört şeyden sakın! Gözlerini sakın, Allah’ın razı olmadığı şeylere bakmaktan... Dilini sakın, gönlünde tam zıddını Allah’ın bildiği bir şeyi söylemekten... Gönlünü sakın, Müslümanlara kıskançlık, kin ve nefret yatağı olmaktan... Heva ve hevesini sakın, bir uygunsuz yeltenişe düşmekten... Eğer bu vergiler sende yoksa, toprak saç başına ki, saadet senden uçup gitmiştir (Abdullah, Huybekoğlu)
Abbas (Ahmedüşşair Ezdioğlu) son dakikalarında, kendisini nasıl bulduğunu soran bir dervişe şöyle dedi:
- Tereddüt içindeyim... Ne istediğimi, ne istemem gerektiğini bilmiyorum. Eğer gitmek istesem, dâvaya ve küstahlığa düşmek korkusu var... Kalmak istesem, dilekte kusur göstermek ve O’ndan kaçmış olmak korkusu... Bekliyorum; O’nun ne dileyeceğini, ne yapacağını bekliyorum.
Bu sözün peşinden arkasına bakan derviş, başını tekrar çevirdiği zaman gördü ki, Abbas ruhunu teslim etmiş; müsterih ve mütebessim yatıyordu.