Her insan bir âlemdir. Âlemde bir insandır. Hani deriz ya; Sen de bir alemsin yahu diye. “Bir İnsana baktığınızda bütün bir âlemi, âleme de baktığınızda bir insanı bulursunuz.” Sözü hemen kadınlarımıza getireceğim aslında. Bizim kadınlarımız bir alem ki sormayın. Bakıp, görün, kimselere benzemediklerini anlarsınız. Nereye gitsek ne yapsak biz bize benziyoruz vesselam. Sakın şikâyetçi olduğumu sanmayın. Onlarla hepinizden önce ben gurur duyarım. O kadar fedakârlar ki sormayın. Çapada yolmada bir araya geldiklerinde dedikodunun belini kırarlar. Şişşşt dedikodu etmeyin dediğinizde klasik cevap hazırdır. “Heye dedikodu ediyk, biz essahları konuşuyk” derler. Gerçi erkeklerimizde kadınlardan geri kalmaz ya neyse, o kapağı hiç kaldırmayalım. Kış geldi malum, kış kışlığını buşda buşluğunu gösteriyor. (Irakta haa) Geçenlerde köydeydim. Hava öyle soğuk ki, soğuğa kazma işlemiyor kardeşim. Buna rağmen ne güzellikler var hele bir bakın. Fırın yanmış mis gibi kömbe ve çörekler pişiyor. Arasına şööyle halis muhlis Avşar tereyağını sürüceksin, birazda peynir, yanına da bir gupada çay oooh değmeyin keyfime. Ne o ağzınızın suyu gazetenin üzerine mi aktı? Bi de şunu dinleyin o zaman; Sobanın üzerinde yufka ekmeğini kızartacaksın, hemen tereyağını biraz bolca sürüp peyniri üzerine dizip dürüm yapacaksın. Güzelim dürümü cennetlik gövdeye indireceksin. (Nasılım) Tamam anlaşıldı ağız şapırtınızı duyar gibiyim hele şu savlarınızı silinde okumaya devam edin. Gelelim hikâye faslına: Bir kış günüydü ellerimiz cebimizde sokakları arşınlıyorduk. İçimizden biri; Eleee valla fırının dumanı tütüy dedi. Demesiyle ayaklarımız fırına doğru çekti bizleri. Fırının yanına vardık. Remziyle Osman kedi gibi başladılar –Miyyyavvv, Miyavvv demeye.(Mart kedisi gibi ikiside iyi miyavlarlar) Bende âcizane fırına doğru başcazımı uzatıp fırındaki çörek yapanlara kendimi gösterdim. Şu kedilere çörek atında yesinler yazık acıkmışlar dedim. Kadınlar gülerek bize çörek verdiler. Sıcacık çörekleri kaptığımız gibi Süleyman aganın kahveyi boyladık. Aga hemen bize ve kendine çay dedik, güzelim çörekleri sıcak sıcak afiyetle yedik. Yaa kardeşim bu çörekte ne? Nasıl bir şey diyeniniz yoktur inşallah! Kalkıp bir de Avşarlıyım falan demesin haa, çaktırmadan köye bir uzanıp mutlaka açığını kapasın hadi bakiym. Çörek dediğin öyle kolayca olmaz ki. Bi defa fırının yanması lazım. Kadının gönlünün olması lazım. Erkeklerin bu günlerde işi olmadığından saracak kişi ararlar eh en yakında karısı olduğundan gönül yapıcı konuşma da erkeğe düşer ve konuşma başlar: Kocası karısına “Kak len iki döküm hamır yoğurda ıccık çörek et, soku daşı gibi öööle oturuyn” der. Kadın “İyi oturuym sende bene dikdin gözüne der.” Kış gelince herifin gâvuru çıkıyy kadın ne kadar diklense de unu eleyip hamırı yoğurur. Fırının dumanı tüttümü korkma artık. Sırtına kesi alan kadın fırının yolunu tutar. Fırın imece usulü yakılır. Fırının taşı bir güzel ısınır, bu arada hamur mayalanmıştır. Üzerine haşhaşlı yoğurt sürülür. İçi haşhaş dolu bezeler hazırlanır ve fırına verilir. Tabi bunlar hep beraber yapılır herkes birbirine yardım eder. Bir de tandır muhabbeti vardır ki, o yıl boyunca tekrarlanır. Sabahın köründe cefakâr ve vefakâr kadınlar, kalkıp hamuru yoğurup tandırı yakarlar. Yine tandır da fırın gibi kesle yakılır. Tandırın başına ekmeği tam kıvamında pişiren oturur. Erbabını bilir çünkü. Kimi acemiler ekmeği ya yakar ya da çiğ bırakır. İtesi, senidi, ıstıranı, oklavası, evreci, bezesi, gaya tuzu her bir şeyi hazırlanır konu komşu yine imece usulü yufkalar yapılır. Eskiden tandır yandımı ekmeğin kokusu ova yolundan alınırdı şimdi buğday muğday hep ilaçlı milaçlı tandıra girince ekmek yapıldığını anlıyorsun. Her ekmeğin sonunda mutlaka çörek (katmer) edilir. Bazı zamanlar kete de edildiği olur. Siz hiç toklu başılı kete yediniz mi? Yada calbalı kete? Veyehutta pendirli kete? (Yeni Avşarlılar müracaat büyükleriniz diyorum. Size açıklama yapmaktan yazı yazamıycaz) Belki bulunduğunuz yerde katmer yufka falan vardır, yiyorsunuzdur ama bu benim dediklerimin markası var kardeşim. Örneğin altına şöyle sağ tarafına baktığınızda Madein Avşar yazısını görmeden çörek mörek yemeyin (Keh keh bakalım kaç kişi yapacak ) Ben aslında tandırda kadınların nasıl dedikodu yaptıklarını yazacaktım. Tüh bee köşe dolmuş gene Turhan kardeş kusura bakma artık..
Avşar sözlüğü: Heye: Evet demektir (İngilizcesi: Yes) Essah: Gerçek (İngilizcesi: Reel) Kömbe: Fırında pişen mayasız çörek Gupa: Bardak İte: İçine ekmek yapılırken un konulan büyük bez. Senit: Üzerinde Yufka yapılan geniş tahta Istıran: Hamuru beze yapmak için kesen alet Oklava: Yufka açmaya ve çocuk dövmeye yarayan çok amaçlı alet Evreş: Saçın üzerinde yufka pişirirken yufkayı çeviren alet Saç: Tandırın üzerinde ateşin üstünde ekmek pişirilen geniş demir Muğday, milaç, mörek: Anlamsız fakat lüzumlu kelimeler. Pendir: Peynir Madein Avşar: Halis muhlis Avşar malı demektir.