Kıssa'yı bilirsiniz. Devir II. Murat Han zamanıdır. Murat Han'ın arkasında ise, manevi sultan Hacı Bayram Veli Hazretleri vardır. II. Murat Han, ferman çıkarmıştır: "Kim Hacı Bayram Veli'nin müridi ise askerlikten muaf olacaktır." Ankara Ovası müritlerle dolmuştur. Söz sırası Hacı Bayram Veli Hazretlerine gelmiştir. Yapılacak iş, imtihan yapmaktır. Kalp, kafa, gönülden gerçek müritlerin sayısını tespit etmek ve sonucu II. Murat Han'a iletmektir. O gün yanında ve hizmetinde olan, gelecekte ise Fatih Sultan Mehmet Han'a manevi sultanlık görevini yapacak Akşemsettin'e vazife verilmiştir: Ankara Ovasına bir büyük çadır kurulur. Çadıra birkaç koyun konulur. Müritlerin tamamı davet edilmiştir. Niçin davet edildikleri ise son ana kadar sır olarak saklanmıştır. Son anda haberciler, ovadakilere davetin sebebini anlatırlar: Hacı Bayram Veli Hazretleri, kendisine gerçekten bağlı olan müritlerini kesecektir. Haber yayılır yayılmaz, ovadakilerin çoğu arkasına bakmadan kaçarlar. "Bir er kişi" çadıra yaklaşır ve "Şeyhim için canım feda olsun" der. Çadırdan içeri alırlar ve bir koyun keserler. Bir uğultu kopar ve bir grup insan daha arkasına bakmadan son hızla oradan uzaklaşırlar. "Bir hatun kişi" daha çadıra yaklaşır ve "Şeyhim için başım kurban olsun" der. O'nu da çadırdan içeri alırlar ve bir koyun daha keserler. Ovada kimse kalmaz. Hacı Bayram Veli Hazretleri, şu tarihi sözleri söyler: "Ak Hoca, ben bir kişi bekler idim. İki kişi oldular. Murat Han'a selam söyleyin ve haber verin: Askerden muaf bir müridim vardır." Kıssa'nın devamını yazının sonuna saklıyorum. Lütfen, yazının sonunu değil de, bu satırından itibaren okumaya devam ediniz. Avşar Haber Gazetemiz, yayın hayatına başlayalı 14 yıl doldu. Bu gazetenin daha nice 14 yıllara ulaşacağına ve bu kervanın yoluna devam edeceğine yürekten inanıyorum. Gazetemizin sahibi, Dr. Hasan Çetin Beyefendi'nin, Avşar Haber ilk sayınında "Başlarken" isimli yazısında bu işe Bismillah ile başladıklarını ve yayın amaçlarını anlatan yazılarında ifade ettikleri hususların büyük çoğunluğu, bugün hayata geçirilmiştir ve yenilerinin hayata geçirilmesine de devam edilmektedir. Bayramlarımız, vişne bayramına destek veren ağalarımız, yaşlıları ziyaret edip gönüllerini ve hayır dualarını alma, caminin ve sokaklarımızın güzelleşmesi, boy atıp gelişen ağaçlarımız, acı ve tatlı günde bir araya gelişlerimiz, Avşar Web sitemiz, Radyo Avşar ve daha neler neler… Herkesi, muhasebe yapmaya ve öz eleştiriye davet ediyorum. Gözlerinizi yumun ve geride kalan yıllarınızı süzgeçten geçirin. Son 10-15 senenizin daha huzurla, daha mutlu geçtiğini göreceksiniz. Zira uhuvvet Allah'tan, tefrika ve ayrılık ise şeytandandır. Hak yolunda, Hak rızası için, hakkı ve hakikati söylemeye, iyilikleri ve güzellikleri nazara vererek kimseyi kırmamaya ve incitmemeye özen göstererek ve "Dövene elsiz, sövene dilsiz gerek" düsturu ile hareket ederek yoluna devam eden gazetemizin yayın kadrosu ile nice dik yokuşlar geçilmiş ve nice aşılmaz sanılan engeller aşılmıştır. Fakat, hepiniz takdir edersiniz ki, eldeki kıt imkânlar ve taşın altına elini koyan kişi sayısı az olunca gazeteyi devam ettirmek oldukça zorlaşmaktadır. Ailemizin köşe yazarı, yazılarını zevkle okuduğumuz, okurken hem güldüren hem de düşündüren Sabahattin Yılmaz Beyefendi'nin "Seyahatname" isimli yazısında çok önemli bir tespiti var: Şu anda gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni, Muhabiri, Fotoğrafçısı, Yazarı, Dizgicisi, Postalayıcısı; kısacası yükün hepsini sırtlayan sadece bir kişi var: Turan Savran kardeşimiz. Ayda kaç günü ve gecesi gazeteyi hazırlayıp, baskıya verip dağıtmakla geçiyor dersiniz. Bayrağı eline aldıktan sonra kaç ayı, kaç yılı Avşarlıları düşünerek geçmiştir. Dün, bu gazeteyi çıkarmak için, her türlü fedakarlığa katlandılar. Bugün de çilesine, sıkıntısına talip olup kervanı yürütenler var. Yıllardır vişne yetiştiririz. Bazı yıllar güldürür, bazı yıllar da zarar ettirir. Gelir, gideri karşılamayınca yetiştirdiği vişneyi toplamayı düşünmeyenler bile var. Ağaca ve tarlaya ne kadar önem veriyoruz ki verimini bekleyelim. Kooperatifleşme kelimesini en az 50 yıldır dilimizden düşürmeyiz. Sizlere yaşanmış bir olayı aktarmak istiyorum: İngiltere'de dünyaya gelen ikiz kardeşler, bazen sadece sarılmanın hayat kurtarabileceğini göstermiştir. Henüz bir haftalık olan ikizlerin hayat mücadelesi insanları bir anda gündelik işlerin ötesine taşır. İkizlerin inanılmaz hikayesi, doktorların aralarından birinin yaşama şansı olmadığına karar vermesiyle başlar. İkizler önce ayrı ayrı kuvözlere konulur. Ancak aynı hastanedeki "kural tanımaz" bir hemşire, iki kardeşi aynı kuvöze koyar. Sağlıklı olan bebek, şaşırtıcı bir şekilde ölümü bekleyen kardeşine sarılıır. Belki de bu sarılmanın etkisiyle hayatından ümit kesilen kardeşin kalp atışları ve vücut ısısı normale döner. Kooperasyon kelimesi birlik, beraberlik ve bir arada olmak anlamına geliyor. Biz mi kazanıyoruz, yoksa aracılar mı daha çok kazanıyorlar. Yıllardır üniversitelerde okuyan, mezun olup ülkemizin değişik yerlerine görev yapan gençlerimiz vardır. Aileleri, onların okumaları ve "büyük adam" olmaları için ellerinden gelen her fedakarlığa katlanmaktadırlar. Bu arada Avşar Köyü Sosyal Kültür ve Dayanışma Derneğimiz tarafından yürütülmekte olan burs hizmetleri vardır. Köyümüzün zengin, cömert ve hayırsever insanlarına, bildikleri bir hususta, seslenmek istiyorum. Lütfen zekatlarınızı eksiksiz veriniz.Veren el olmak Allah'ın çok az insana nasip ettiği bir nimettir Zekat, ihtiyaç sahipleri için bir haktır. Zenginliğinizin maddi ve manevi olarak arttığını, ailenizin ve içinizin huzurla dolduğunu göreceksiniz. Sadaka ve yardımlarınızı gizli yaparken, zekatınızı açıktan veriniz. Allah'ın üzerinize farz kıldığı bir vazifeyi saklamanız ne derece doğru olur? Açıktan vererek, hakkınızda oluşabilecek zanları da ortadan kaldırmış olursunuz. Vicdanınızın sesini dinlerseniz, böyle yapmakla, doğru yaptığınızı hemen anlarsınız. Ahlâk, bir insanın, herhangi bir durumda çıkarlarıyla çatışsa bile "doğru olanı" tercih etmesidir. "Bunu niye yapsın ki ?" diye sorabilirsiniz. Çünkü doğru olanı yapmanın insana verdiği benzersiz bir "vicdanî tatmin" vardır. Otobüs koltuğunda rahatça oturmak varken, yaşlı bir insana yer vermek gibi… Koltukta oturmak daha konforludur elbette; ama ahlâk sahibi iseniz, doğru olanı yapıp ayakta kalmakta daha büyük bir "konfor" bulursunuz. Onun adı "vicdan rahatlığı" dır. İşte ahlâk, bu vicdan rahatlığı arayışıyla ortaya çıkar. İnsanlar, vicdanlarına başvurdukları sürece ahlâklı olurlar. İbrahim Ethem Hazretlerinin şu kıssasına dikkatinizi çekmek istiyorum: Bir adam sohbetlerinde diliyle hep cömertlikten söz ediyor, ama kesesini açıp da eliyle tek kuruş cömertlik yapmıyordu. İşte, bu adam bir gün, İbrahim Ethem'e "Herkese nasihat ediyorsun, birkaç cümle ile bana da nasihat et" dedi. "Tutar mısın?" dedi, İbrahim Ethem. Adam: "Elbette.. Birkaç cümlelik nasihat tutulmaz mı?" dedi. İbrahim Ethem: "Senin için mühim olan, açığı kapamak, kapalıyı da açmaktır!" Adam bu nasihatten bir şey anlamayınca sordu: "Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da açayım?" Yine kısa konuştu İbrahim Ethem: "Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır. Onu kapayacaksın. Kapalı olan da hiç cömertlik yapmadığın kesendir. Onu açacaksın!.." Yazımızın sonuna geliyorum: Hacı Bayram Veli Hazretlerine hakiki mânâda mürit olamayıp, arkasına bakmadan kaçanların bilemediği bir husus vardı. Allah (cc), Hazreti İbrahim'i (as) de bu yolla imtihana tabi tutmuş ve Hazreti İsmail (as), imtihanı kazanmış ve yerine arştan bir koç gönderilmişti. İnsanlığın iftihar tablosunu oluşturan büyüklerimiz hep bir kişiyi hedef almışlar ve işe böyle başlamışlardır. Binlere ulaşabilmek için (1) e ihtiyaç vardır. "Bir er kişi" ve "Bir hatun kişi" olmadan dünya kurulamamaktadır. Kurulsa bile sağlıklı olmamaktadır. Avşar adına yapılacak tüm güzelliklere, Avşar Haber gazetemizin devamı, muhtarlık ve ihtiyar heyetinin sağlıklı çalışması, derneğimizin vazifelerini yapabilmesi, öğrencilerimizin elinden tutma ve okumalarına yardımcı olma ve daha nice vazifeleri yapma adına er veya hatun kişilere ihtiyacımız vardır. Allah (cc) bu yolda çalışanlarımıza ve çalışacak olanlara güç ve kuvvet versin, birlik ve dirliğimizi bozmasın.