Şunu bil ki, Allah Teala ruhları farklı farklı yaratmıştır. Bazıları en iyi ruhlardandır. Bazıları da bulanıktır. Her rütbede birtakım dereceler vardır. Peygamberler son noktadırlar. Bedenleri kusursuz yaratılmıştır. Bedenleri kamil (mükemmel) ruhların hululüne (yerleşmesine) uygun ve elverişlidir. Daha sonra onlar farklı hale gelirler. Peygamberimiz (s.a.v.) peygamberlerin mizacı en sağlam, bedeni en mükemmel ve ruhu en temiz olanıydı. Onun saydığımız, huy ve Özelliklerini öğrenmekle bunlar ortaya çıkar. işte bunlardan dolayı Aziz ve Celil Allah onu herkesten üstün kılmıştır. Bundan dolayıdır ki, onun ruhunun yaratılması öbürlerininkinin yaratılmasından öncedir. 524) Ebu Hureyre anlattı: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben, yaratılış yönünden peygamberlerin ilkiyim. Ba's (diriltilme) yönünden de onların sonuncusuyum." [1] Kitabın başında onun nasıl yaratıldığını belirtmiştik. [2] Allah'ın onun için peygamberlerden söz alması bunlardan birisidir. Yüce Allah şöyle buyurdu: "Hani Allah, peygamberlerden, size, kitap ve hikmet verdikten sonra nezdimizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz dîye söz almıştı." [3] Allah Teala peygamberleri ona uymuş gibi yarattı. Onlara mkıyad etmeyi (boyun eğip uymayı) ilham etti. Eğer peygamberler ona yetişse-lerdi, onların Rasulullah'a uymaları gerekirdi. 525) Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Musa sağ olsaydı, bana uymaktan başka çaresi olmazdı." [4] Allah Teala onun adım diğer peygamberlerden önce zikretmiştir. Şöyle buyurur: "Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiği-miz gibi sana da vahyettik." [5] Allah, her peygambere adıyla hitabetmiştir: "Ey Adem! Sen ve eşin beraberce cennete yerleşin." [6] "Ey Nuh! İn!" [7] "Ey İbrahim! Bundan vazgeç!" [8]. "Ey Musa! Ben seni insanların başına seçtim." "Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık." [9] "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene verdiğim nimetimi hatırla." [10] "Ey Zekeriyya!' Biz sana bir oğul müjdeleriz." [11] "Ey Yahya: Kitab'a (Tevrat'a) kuvvetle sarıl." [12] Yüce Allah, peygamberimize tazim için adıyla hitabetmemiş, şöyle demiştir: "Ey Nebi" [13] "Ey Rasül." [14] Allah Teala tarif etmek için onun adını zikredince risaleti de (peygamberliği) hemen onunla birlikte zikreder. Allah şöyle buyurmuş.tur: "Muhammed ancak, bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir." [15] "Muhammed Allah'ın Rasulüdür." [16] "Muhammed'e indirilene inananlar..." [17] Onu, Halil'le birlikte zikredince, Halil'i kendi adıyla, onu da lakapla birlikte zikretti. Şöyle buyurdu: "İnsanların İbrahim'e en yakın olanı ona uyanlar, şu peygamber ve ona iman edenlerdir." [18] . Yüce Allah, milletlerin peygamberlerine adlarıyla hitabetti ki erini haber vermiştir: Mesala, şu ayetlerde olduğu gibi: "Ey Hud! Sen bize açık bir mucize getirmedin." [19] "Ey Salih! Sen bundan önce, içimizde ümit beslenen birisiydin." [20] "Ey Musa! Onlara ait tanrılar gibi bizim için de bir tanrı yap, dediler." [21] "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" [22] Allah Teala, şu sözüyle Rasulullah'm ümmetini, ona adıyla hi-tab etmelerini yasaklamıştır: "Peygamberi kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın." [23] 526) İbn Abbas: "Peygamber'i kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın" [24] ayeti hakkında şöyle demiştir: Ey Muhammed! demeyin, Ya Rasulellah! deyin. Diğer peygamberler kendileri hakkında milletleriyle münakaşa ediyorlardı. Nuh'un kavmi: "Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz" [25] dedi. Nuh da kendini müdafa etmek üzere: "Bende herhangi bir sapıklık yok" [26] demişti. Hud'un kavmi: "Biz seni bir beyinsizlik içinde görüyoruz" [27] dedi. Hud da: "Bende beyinsizlik yoktur" [28] diye cevap verdi. Firavun Musa'ya: "Ey Musa! Senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum" [29] dedi. Musa ise şöyle cevap verdi: "Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum." [30] Allah Teala, Peygamberi (s.a.v.) namına mücadeleyi kendi üzerine almıştır. Rasulullah'a şair dediklerinde, Allah Teala: "Biz O'na şiir öğretmedik" diye buyurmuştur. [31] Rasulullah'a kahin dediklerinde, Allah Teala: "O bir kahin sözü değildir." [32] O'na sapık dediklerinde, Allah Teala: "Arkadaşınız sapmadı" diye cevap vermiştir. [33]. O'na mecnun (deli) dediklerinde de Allah Teala; "Sen, Rabbinin nimeti sayesinde mecnun değilsin" demiştir. - Hak Teala, onun hayatına yemin etmiştir. Yemin ancak tazim e-dilene olur. 527) İbn Abbas şunu anlattı: Allah Teala Muhammed'den (s.a.v.) daha üstün ve değerli bir nefis (ruh) yaratmamıştır. Allah'ın ondan başka hiç kimsenin hayatına yemin ettiğini duymadım. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Hayatın hakkı için onlar, sarhoşluklar içinde bocalıyorlardı. [34] İbn Akıl şöyle demiştir: Allah'ın Musa'ya söylediği: "Seni, kendim için seçtim" [35] sözünden daha büyüğü: "Şüphesiz sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler" [36] sözüyle: "Hayır! Bu beldeye (Mekke'ye) senin bu beldeye girişine yemin ederim" sözüdür. [37] Son ayetlerin manası şöyledir: Yemin ediyorum beldeye değil, eğer beldeye (Mekke'ye) yemin edersem, bu, sen orada olduğun içindir. Ey Musa! Nalınlarını hemen çıkar. Sadece yürüyerek gel. Ey Muhammed! Burak'a bin. Ancak binmiş olarak gel. Allah Teala, peygamberlerin durumlarına işaret ettikten sonra onların tövbelerini kabul ettiğini söyledi. Yüce Allah: "Adem Rabbine asi olup şaşırdı. Sonra Rabbi onu seçkin kıldı. Tövbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti" buyurdu. [38] Musa hakkında da: "Ben onlardan birini öldürmüştüm" [39] deyip sonra da: "Rabbim! Beni bağışla" buyurdu. Onu bağışladı. Davud hakkında da: "Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler" [40] deyip sonra: "Böylece onu bağışladık" buyurmuştur. [41] Yüce Allah: "Biz Süleyman'ı imtihan ettik" dedi. [42] Ve sonra: "O, yine eski haline döndü" buyurdu. Yüce Allah, hiçbir günahını zikretmeden Peygamberimizin (s.a.v.) günahının bağışlandığını bildirmiştir: "Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahım bağışlar." [43] - Şunlar da O'nun diğer peygamberlerden üstün oduğunu açıklayan şeylerdir. Daha önce zikrettiğimiz üzere, Adem, Rabbinden, Mu-hammed'in hürmetine kendisinin tövbesini kabul etmesini istemişti. Nuh, kavmine beddua etmiş, bizim peygamberimiz ise şöyle demişti: "Allah'ım! Kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar." [44] Daha sonra Allah, ibrahim'i edindiği gibi, onu Halil (dost) edindi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Fakat sahibiniz (arkadaşınız) Allah'ın halilidir (dostudur)." [45] 528) İbn Abbas şunu anlattı: Rasûlullah'm (s.a.v.) şöyle dediğini duydum: "Arkadaşınız, Allah'ın halilidir (dostudur)." (496). Rasûlullah (s.a.v.) bu sözüyle kendisim kasdediyordu. Daha sonra onu habib (sevgili) yapmıştır. Bu, sadece ona ait bir durumdur. 529) Ebu Hureyre anlattı: Rabbi Rasûlullah'a şöyle buyurdu: "Seni halil (dost) edindim. Bu Tevrat'ta şöyle yazılıdır: Muhamnıed Allah'ın sevgilisidir." [46] 530) Ebu Hureyre şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v.): "Allah, ibrahim'i halil, Musa'yı Neciyy (konuşulan kimse, sırdaş) edindi. Beni de Habib (sevgili) edindi." Sonra şöyle buyurdu: "İzzetime yemin olsun! Habibimi, Halil ve Neciyyime tercih edeceğim" buyurdu. [47] Musannif (Allah ona rahmet etsin) şöyle der: İbrahim (a.s.) putları kırmıştı. Peygamberimiz (s.a.v.) Hubel'i Kabe'nin tepesinden atmıştır. Sonra Fetih günü üçyüz altmış puta işaret etmiş ve hepsi yıkılmıştır. Hud'a ( a.s.) kavmine karşı batı rüzgarıyla yardım edilmişse, peygamberimize de sabâ rüzgarıyla yardım edilmiştir. Saba rüzgarı Hendek günü düşmanlarını darmadağın etmiştir. Eğer Salih'in (a.s.) devesi varsa, develer bizim peygamberimiz'e secde etmiştir. Eğer Yusuf (a.s.) güzel yüzlüyse bizim Peygamberimiz de ayın ondordündeki dolunay gibiydi. Musa için taştan su fışkırdıysa, bizim peygamberimizin parmaklarının arasından su fışkırmıştır. Bu daha şaşırtıcıdır, çünkü su daima taştan çıkar. Hurma kütüğünün, böğürmesi ve peygamberimize olan hasret ve sevgisinden ağlaması Musa'nın asasının hallerinden daha şaşırtıcıdır. Peygamberimiz ağacı çağırmış, oda yeri yara yara onun yanına gelmiştir. Dağlar, Davud'la birlikte Allah'ı teşbih etmişlerse, bizim" Peygam-ber'İmizin elindeki çakıllar Allah'ı teşbih etmişlerdir. Demir, Davud için yumuşaksa, kaya da Peygamber'imize yumuşamıştır.