Rasulullahın Getirdiğini Kabul Edenle Etmeyenin Misali
572) Ebu Musa şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v.): "Allah'ın benim vasıtamla gönderdiği hidayet ve ilim, bol yağmura' benzer. Bu yağmur öyle bir toprağa düşer ki onun bir kısmı suyu kabul eder de çayır ve bol ot yetiştirir. Bir kısmı da kurak olur, suyu üstünde tutar da Allah Teala insanlara onunla fayda verir. Ondan hem kendileri içerler, hem hayvanlarını sularlar, ayrıca ekin de ekerler. Bu yağmur başka bir çeşit toprağa rastlar ki o düz ve kaygandır. Ne suyu üstünde tutar, ne çayır bitirir. işte Allah'ın dinini anlayıp da, Allah'ın benim vasıtamla gönderdiği hidayet ve ilimden faydalanan ve bunu bilip başkasına bildiren kimseyle bunu duyduğunda kibrinden başım bile kaldırmayan ve Allah'ın benimle gönderilen hidayetini kabul etmeyen kimse böyledir" buyurdu. [99] 573) Ebu Osman en-Nehdî şunu anlattı: Rasûlullah (s.a.v.) îbn Mes'ud'la birlikte Batha'ya çıktı. îbn Mes'ud'u oraya oturttuktan sonra çevresine bir çizgi çizerek: - "Sakın bu çizgiden ileri gitme. Çünkü sana bazı kişiler gelecek, onlarla konuşma, onlar zaten seninle konuşmayacaklar" dedi. Sonra Rasûlullah istediği yere gitti. Onlar (dediği kişiler) çizgiye kadar geldiler? Onu geçmiyorlardı. Rasûlullah'a (s.a.v.) doğru gidiyorlardı. Nihayet gecenin son kısmj olunca, Rasûlullah (s.a.v.) yanıma gelip dizime yattı. Rasûlullah (s.a.v.) uyurken üfler gibi solurdu. Rasûlullah (s.a.v.) başı benim dizimde uyurken, yanıma sanki deveye benzeyen ve üstlerinde beyaz elbiseîer bulunan bazı kişiler geldiler. Artık onların güzelliğini Allah bilir. Bir kısmı başucuma, bir kısmı da ayak ucuma oturdu. Aralarında şöyle konuştular: -Bu peygambere verilenin benzeri kendisine verilen hiç bir kul görmedik. Onun gözleri uyur kalbi uyanıktır. Ona bir misal getirin: Bir seyyid (efendi) bir köşk yaptırmış, sonra da bir ziyafet hazırlamış, verdiği ziyafete halkı davet etmiş. Daha sonra kalkıp gittiler. O sırada Rasûlullah (s.a.v.) uyanıp bana: - "Bunların kim olduğunu biliyor musun?" dedi. Ben: - Allah ve Rasulü daha iyi bilir! dedim. Rasûlullah (s.a.v.): - "Onlar meleklerdir" dedi ve ilave etti: "Verdikleri misal nedir? Biliyor musun?" dedi. Ben: - Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedim. O: - "Rahman cenneti yaptı ve kullarını cennete davet etti. Kim, Rahman'm çağrısına icabet ederse, onun cennetine girer, kim ona icabet etmezse, Rahman onu cezalandırır veya ona azab eder" buyurdu. [100]
Hasulullah'a İtaat Etmenin Gerekli Olduğu
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve Rasulüne itaat edin," [101] Yine: "Kim Rasul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur" buyurdu. [102] 574) Urve İbnu'z-Zubeyr şunu anlattı: Ez-Zubeyr, kendisinin, Bedir'de bulunmuş bir Ensar'hyı -her ikisinin de hurmalıklarını sulayan Harre su yolu hakkında- Peygamber'e ( s.a.v.) şikayet ettiğini anlatırdı. Bu şikayet üzerine Rasûîullah (s.a.v.): - "Sen sula, sonra komşuna gönder" dedi. Ensarlı zat kızıp: - Ya Rasulallah! Bu adam halanın oğlu diye mi böyle yapıyorsun? dedi. Bunun üzerine Rasulullah'ın yüzünün rengi değişti ve: - "Sula! Sonra duvara dönünceye kadar suyu salıverme (hurma a-ğaçlarımn köklerine eriştirmedikçe bırakma)" dedi. Böylece Peygamber (s.a.v.) ez-Zubeyr'e açık bir hükümle su hakkını tamamıyla kullanma hakkını vermişti. Peygamber (s.a.v.), bundan önce, hem ez-Zubeyr'e hem de Ensari'ye kolaylık tanıyan bir görüşle ez-Zubeyr'e işarette bulunmuştu. Ama ensari Rasulullah'ı kızdırınca, Rasûîullah ( s.a.V.) açık bir hükümle tam hakkını vermiştir. [103] Urve şöyle der: Ez-Zubeyr, şu ayetin sadece bu konuda nazil olduğunu zannediyorum derdi. , "Hayır Rafcbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manâsıyla kabullen-medikçe iman etmiş olmazlar." [104]
Rasulullaha Duyulan Sevginin Baba, Çocuk Ve Kendi Sevgisinden Önce Geldiği
575) Knes şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v.): "Ben size babanızdan çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız" buyurdu. [105] 576) Abdullah îbn Hişam şunu anlattı: Peygamber'le (s.a.v.) beraberdik. Rasûlullah, Ömer îbmı'l-Hattab'm elinden tutuyordu. Ömer O'na: - Ya Rasulallah! Sen bana nefsimden (kendimden) başka herşey-den daha sevgilisin, dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): - "Hayır! Canım elinde olan Allah'a yemin olsun! Ben sana, nefsinden de daha sevgili olmalıyım" dedi. Ömer: -Vallahi, Şimdi sen bana nefsimden de sevgilisin, dedi. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: - "Ömer! işte şimdi oldu" buyurdu. [106] Bu hadis Buhari'nin Sahih'inde mevcut olup Müslim'in Sahih'inde yoktur. Bu hadisten önceki, hem Buhari'nin hem de Müslim'in sahihlerinde vardır. [107]
Onun Adını Önce Zikretmenin Şart Olduğu
577) Cabir îbn Abdillah şunu anlattı: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle derdi: "Beni yolcunun bardağı gibi yapmayın." [108] Şöyle de demiştir: "Kişi, eşyasını hayvanının üzerine kaldırır. Bardağında su arar, onu tekrar matarasına götürür." Şöyle de demiştir: "Beni sözün başına, ortasına ve sonuna koyun." Musannif: Musa îbn Ubeyde "Leyse bişeyin" demiştir. Yahya: Bu hadisin tefsiri onda zikredilmiştir. Şöyle de denilmiştir: Yolcu eşyasını doldurduktan sonra bardağı geriye bırakır. Diğer manâ şöyledir: Zikrederken (adımı anarken) beni geriye bırakmayın. Bu ilk manaya gider. [109]