Doğu ve Güneydoğu için bu Kurban Bayramı çok farklı bir bayramdı. Samanyolu Televizyonu'ndan görüntülerini seyretmişsinizdir.
Binlerce işadamı, esnaf, yardım gönüllüsü, köylere kadar giderek kapı kapı dolaşıp kurban eti dağıttılar. Bir göz odada on kişi oturanları ziyaret ettiler, çocukların başını sıvazladılar. Daha önce yaşanmamış bir bayram sevincini, unutulduklarını zannedenlerle paylaştılar. Adanmış ruhların kurban seferberliği idi bu... Bir şefkat çıkartması, bir gönüllüler harekâtı... Başbakan, "merhamet köprüleri" kuran o fedakâr insanları hem bayramda, hem de önceki gün Meclis'te partisinin grup toplantısında kutladı.
Bu bayramlaşma Doğu ve Güneydoğu bölgemiz için olduğu gibi bütün Türkiye için yeni bir süreci işaret ediyor. Kanayan bir yara ilk defa pansuman yerine, gerçek bir tedaviye kavuşuyor.
Fedakâr insanlar bunu neye yapıyorlar? "Kürt meselesine İslamcılar el attı, bölge halkını Müslümanlaştıracaklar" gibi saçma sapan yaklaşımlar nereden kaynaklanıyor?
Türkiye'nin kanayan her yarası, bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendirir. Ama her meselede olduğu gibi, iş çözüm noktasına gelince insanlar ikiye ayrılır: Samimi olanlar, olmayanlar. Istırap çekenler, çekmeyenler. Gerçekten çözüm için çalışanlar, çözüyormuş gibi yapanlar. Doğru istikamette gidenler, doğru diye işi yokuşa sürenler, rant hesabı yapanlar ve çözüm adına meseleyi daha da çetrefilli hale getirenler.
Güneydoğu için,"bölünmeyelim, böldürmeyiz, bir tek çakıl taşını vermeyiz" diye laf etmek kolay. Bunu yıllardır yapanlar çok. Ama bir bayram günü daha çoluk çocuğunuzla bayramlaşmadan, acı çeken insanların arasına karışmak her babayiğidin harcı değil. Hayatında hiç hayır yapmamış, başkalarına yardımı enayilik zannedenlerin o fedakârlıkları anlamaları kolay mı?
Bir Müslüman, imanın ilk şuurlu adımını; hayır ve iyiliklerde yarışmak, kötülüklere, tehlikelere mani olmak için atar. Bu, mümin olmanın yanında insan olmanın, adam olmanın da şartıdır. Doğu'ya ve Güneydoğu'ya koşan insanların, gönüllere girmenin de ötesinde sadece Allah'ın rızasını alma adına yaptığı fedakârlıkların altında, başka bir şey aramak ancak suizanla olur. Çünkü kötü bakan, kötü görür... Kaldı ki, okul açan, yurt açan, okuma salonları açan insanların kanunlar dairesinde yaptığı faaliyetlerini kendince tehlikeli, zararlı bulanlar, eleştiri yerine niye alternatif çalışmalar yapmıyorlar? Okul açmalarına, yurt açmalarına mani olan mı var? Kurban Bayramı'nda tatil yörelerine, dünyanın gözde turistik merkezlerine gitmek yerine varoşlarda kapı kapı dolaşmalarına engel olan mı var? Niye kendilerinin yapamadığı her şey tehlikeli oluyor?
Allah, Sayın Fethullah Gülen'den razı olsun. Bayram öncesinde çağrı yaptı. Onu sevenler, hayır için yeni yollar, kapılar arayanlar, çağrısına koşa koşa evet dedi. Başka dernekler, hayırsever insanlarımız da kendi kulvarlarında yarışa dâhil oldu. Allah hepsinden ebediyen razı olsun. Sadece bölge için değil Türkiye için, geleceğimiz için bereketli kapılar açtılar.
Artık bölgede yeni bir süreç başladı. Karşılıklı gönüllere girme ve kanayan yarayı kardeşlikle, barış içinde bir arada yaşamayla çözme süreci. Bu süreç, bölücülüğün de belini kıracaktır. Kaba kuvveti, baskıyı, şiddeti çözüm zannedenlerin de devrini bitirecektir.
Bayramda bölgeye giden insanları dinleyin. Ortak söyledikleri şu: "Niye 4-5 arkadaşıma daha söylemedim? Böyle olduğunu hiç bilmiyordum. Seneye inşallah bu fedakârlıkları beşe ona katlamak lazım..." Milletimiz civanmertliğini bir defa daha ortaya koydu. Allah'a yakın olanlar, halktan uzak olamayacaklarını bir defa daha gösterdiler ve yepyeni açılımlara vesile oldular
Ve pek tabii de kabul gorduler. "Kimse Yok mu Dernegi" tam 60 bin Kurban kesti ve bolgeye dagitti. Dile kolay... Butun bunlar sevgi ile yapilmazsa asla mumkun olmaz. Yardim yapanlardan ve böyle bi kampanya baslatanlardan Allah razi olsun.