800) Rasulullah (s.a.v.) Araplar'ın en fasihiydi. O şöyle derdi: "Beni Allah te'dîp etti (edeplendirdi) ve beni güzel te'dîp etti. Ayrıca ben Beni Sa'd kabilesinde yetiştim." [15] Rasulullah ( s.a.v.) şöyle de buyurmuştur: "Ben cevami-i kelimle gönderildim." [16] 801) Ömer Îbnu'l-Hattab (r.a.), Rasulullah'a (s.a.v.): -Ya Rasulellah! Aramızdan çıkmadığın (bir tarafa gitmediğin) halde, niye sen bizim en fasihimizsin? diye sordu. Peygamber (s.a.v.): - "İsmail'in dili kaybolup gitti. Cebrail onu (tekrar) getirdi. Ben de onu belledim" cevabını verdi. [17] 802) Bureyde anlattı: "Rasulullah (s.a.v.) insanların en fasihiydi. Onlara (çok edebî olduğu için) açıklamasını duymadan, anlayamadıkları bazı konuşmalar yapardı." 803) Hz. Ali şöyle söyledi: "Araplardan garip bir kelime duyayım da onu Rasulullah'tan (s.a.v.) duymuş olmayayım. Rasulullah'ın (s.a.v.): "Eceliyle (tabii olarak) öldü" dediğini duydum. Onu, daha önce hiçbir Arap'tan duymamıştım. Müellif (Ebu'l-Ferec İbnu'l-Cevzî) -Allah ona rahmet etsin- Rasulullah'ın (s.a.v.) bütün sözleri hikmet ve fesahattir, demiştir. Şunlar orjinal sözlerindendir: "Çöplükte biten gülden sakının. (Soyu bozuk kadından sakının)." "Baharın yetiştirdiği bitki, karnı şişirdiği için (hayvanı) ya öldürür ya da ölüme yaklaştırır." [18] "Mü'min bir delikten iki defa ısırılmaz." "İnsanlar, tarağın dişleri gibi (eşittirler). " "Kişi, kardeşiyle çoktur." Rasulullah (s.a.v.) Ensar'a şöyle demiştir: "Siz, isteme anında azalıyor, korku anında çoğahyorsunuz. " "Malın hayırlısı ziraatle (ekip dikerek) elde edilendir." "Malın hayırlısı devamlı olan, kesilmeyendir. " "Kimi ameli geciktirirse, nesebi onu hızlandırmaz." "Birşeye olan sevgin seni, kör ve sağır eder." [19] "Kanaat tükenmeyen maldır." [20] Bunların benzeri çoktur. [21]
Rasulullah'ın Farsça Konuşması
804) Cabir şunu anlattı: Peygamber (s.a.v.) ashabına: "Kalkın! Cabir size "sur" hazırladı" dedi. [22] Ebu'l-Abbas Sa'leb şu açıklamayı yaptı: Bundan maksat: Peygamber'in (s.a.v.) Farsça yemek yaptı demesi ve o yemeğe cemaati çağırmasıdır. 805) Mucahid, Ebu Hureyre'den şunu nakletti: Ebu Hureyre şöyle demiştir: -Ben karnımdan rahatsız bir haldeyken Rasulullah (s.a.v.) bana uğradı ve: - "Ebu Hureyre! Senin bir derdin var, senin bir sıkıntın var. Namaza sarıl! Çünkü o, her hastalığın şifasıdır" buyurdu. [23] Müellif (Ebu'l-Ferec tbnu'l-Cevzî) şöyle demiştir: Bu hadis nakil alimlerine göre sabit değildir. Onlar: Ebu Hureyre, Farisî (İranlı) değildi. Ancak Mucahid, İranlıdır. Bunu söyleyen Ebu Hureyre'dir ve bunu Mucahid'e anlatmıştır. Rasulullah'a ( s.a.v.) refeden (nisbet eden) kimse hata etmiştir, demişlerdir. Bu hadisi, İbrahim lbnu'1-Bera, Ebu'd-Derda tarikıyla Rasulullah'ın (s.a.v.) ona böyle söylediği şeklinde rivayet etmiştir. İbrahim sika (güvenilir) raviler namına mevzu (uydurma) hadisler rivayet eden birisidir. [24]
Rasulullah'ın Misal Getirdiği Şiirler
806) el-Bera şöyle anlattı: Rasulullah'ın (s.a.v.) Hendek günü toprak taşıdığını ve toprağın onun koltuk altlarının beyazlığını örttüğünü gördüm. Bu arada Rasulullah ( s.a.v.) şu şiiri okuyordu: "Allah'ım sen olmasan, hidayet yolunu bulamaz, sadaka vermez, namaz kılmazdık. Üzerimize bir huzur indir! Karşılaştığımız zaman ayaklarımızı sabit kıl! Düşmanlar bize karşı saldırıya geçtiler. Onlar fitne çıkarmak istediklerinde biz çekindik katılmadık. 807) Yine el-Bera, Rasulullah'ın (s.a.v.) Huneyn günü şöyle dediğini söylemiştir: "Ben Peygamberim, yalan yok. Ben Abduhnuttalib' in oğluyum." 808- Cundub îbn Sufyan el-Becelî şunu anlattı: Rasulullah'ın (s.a.v.) parmağına bir taş dokunmuş ve parmağı kanamıştı. Bunun üzerine Rasululîah (s.a.v.): "Sen nihayet kanayan bir parmak değil misin? Başına gelen de Allah yolunda gelmiştir" demiştir. 809) Hz. Aişe'ye (r.a.) Rasulullah'm (s.a.v.) şiirden misal getirdiği olur muydu? diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: -îbn Revaha'nın şiirini ve şu sözünü misal olarak getirirdi: Kendisine azık vermediğin kimse sana haber getirir. [25] 810- Ebu Hureyre şunu anlattı: Rasulullah (s.a.v.): "Lebid'in: Dikkat et! Allah'tan başka, var olan her şey batıldır (fanidir), sözü, şairin söylediği en doğru sözdür" demiştir. [26] Umeyye Ibn Ebi's-Salt'ın şiiri az kalsın müslüman olacakmış, demiştir. [27]
Rasulullah'ın Dinlediği Şiirler
811) Amr İbnu'ş-Şerid'in babası şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) beni, hayvanının arkasına bindirdi ve: - "Senin ezberinde Umeyye îbn Ebi's-Salt'ın şiirinden biraz var mı?" dedi. Ben de: -Evet, var, ya Rasulellah! dedim. Rasulullah (s.a.v.): - "Haydi, onları bana oku" dedi. Ben de ona yüz beyt okudum. 812) Nabiğa anlattı: -Peygamber'e (s.a.v.) şu şiiri okudum: Biz göğe ulaştık. Şerefimiz ve derecelerimiz de göğe ulaştı. Biz, bunun üstünde zuhur etme yeri umuyoruz. Peygamber (s.a.v.): - "Ebu Leyla! Zuhur etme yeri neresi?" dedi. Ben de: -Cennet, dedim. O da: - "Evet, inşaallah!" dedi. Sonra ben de şu iki beyti söyledim: "Hilmin, duruluğunu bulandırmaktan koruyan kusurları yoksa onda hayır yoktur. Halim kimse de yoksa, cehalette hayır yoktur. O, birşeyi getirirse, onu yapar. Peygamber (s.a.v.): - "Ağzına sağlık" dedi. [28] 813) Said İbnu'l-Museyyeb şunu anlattı: Ka'b tbn Zuheyr, kendisine, Rasulullah'm (s.a.v.) tehdidi ulaştığında durumunu tamamen değiştirerek Ebu Bekr'e geldi. Ebu Bekr sabah namazım kılınca, Ka'bı, yüzü sarığıyla kapalı olarak Rasulullah'a ( s.a.v.) getirdi ve: -Birisi müslüman olmak için sanabeyat edecek dedi ve elini uzattı. Ka'b yüzünü açtı ve: -Babam, anam sana feda olsun, ya Rasulellah! Burası sana sığınma yeridir. Ben, Ka'b İbn Zuheyr'im, dedi. Ensar üzerine hücum edip Peygamber'in (s.a.v.) aleyhinde söylediği sözlerden dolayı ona ağır hakaretlerde bulundular. Kureyşliler ona karşı yumuşayıp müslüman olmasına sevindiler. Peygamber (s.a.v.) ona eman verdi. O da içinde aşağıdaki beytin bulunduğu övgü dolu şiirini okudu: "Suad benden uzaklaştı; bugün kalbim hasta, kırık, onun izinde, kurtulması imkansız, ayağı bağlı bir esir." Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ona bir bürde (hırka) giydirdi. Ka'b'tan sonra, Muaviye İbn Ebi Sufyan büyük miktarda bir para vererek onu, oğullarından satın aldı. Bu,bayramlarda halifelerin giydiği hürdeydi. Bunu Eban iddia etti. Musannif (Ebu'l-Ferec Îbnu'l-Cevzî) şöyle dedi: Aralarında, el-Abbas, Abdullah İbn Revaha, Hasan, Dımar ve Esed îbn Zenîm ve Aişe'nin bulunduğu bazı kişiler ona, birçok kişinin içinde şiir okumuşlardır. Onları Kitabu'l-Eş'ar' da belirttim. [29]
[15] Bakınız: Kenzu'l-Ummal, 18673. [16] Müslim, Sahih, kitabu'l-mesacid, hadis: 6; İmam Ahmed, Musned, H/264, 455. Hadis daha önce geçti. [17] Irakî, Tahricu'l-İhya, H/364; el-Hindî, Kenzu'l-Ummal, 35462. [18] Mal toplamada ölçülü olma konusunda verilmiş bir misaldir. (Mütercimin notu). [19] Bunu Türkçedeki "Aşkın gözü kör ve sağırdır" atasözüyle karşılamak mümkün dür. (Mütercimin notu). [20] Bu hadis için bakınız: Suyutî, Dureru'l-Muntesı ra; Sehavî, Makasıdu'l-Hasene; Aclunî, Keşfu'l-Hafa; Zerkeşî, Tezkirafi'l- Ehadİsi'l- Muştehira. [21] Abdurrahman İbnü'l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 384-385. [22] Beyhakî, Sünenu'l-Kubra, VII/274. [23] Ibn Adiyy, el-Kamıl, 111/985; imam Ahmed, Musned, M/403; Ebu'l-Ferec İbnu'l-Cevzî, el-llelu'l-Mutenahi ye, 1/171. [24] Abdurrahman İbnü'l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 385-386. [25] Aslında bu şiir Ibn Revaha'nın değil, Tarafe İbnu'l-Abd'in' dir. Rivayette bir yanlışlık vardır. (Mütercimin notu). [26] Müslim, Sahih, kitabu'ş-şiir, hadis: 6; Ebu Nuaym, Hılyetu'l-Evliya, VIII/217; Tir-mizî, Şemail, 123, 125; İbn Akasir, Tarih, 111/123. Bakınız: el-Bidaye ve'n-Nihaye, II/228; Ta-rihu Isbehan, I/270. [27] Abdurrahman İbnü'l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 386-387. [28] Taberanî, Mu'cemu'l-Kebir, 4065; Beyhakî, Delâilu'n-Nubuvve, V/251; Tarihu Ibn Asakir, 350; Ebu Nuaym, Tarihu Isbehan, J/74. Bakınız: el-Bidaye ve'n-Nihaye, V/17. [29] Abdurrahman İbnü'l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 387-388.